OYDAN YOKSUNLUK HALLERİ

Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 436. Maddesinde anonim şirketlerde pay sahiplerinin ve yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksun olduğu haller düzenlenmiştir.

MADDE 436–(1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.
Değerlendirme;
TTK m. 436/1 maddesinde, pay sahibi, pay sahibinin eşi, alt ve üst soyu veya bu kişilerin ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile Anonim Şirket arasındaki kişisel nitelikte bir iş, işlem veya yargı kurumuna ya da hakemdeki davaya ilişkin kararda oy hakkından yoksun olduğu düzenlenmiştir.

“Kişisel nitelik” kavramı, anonim şirketin taraf olduğu iş, işlem, yargı kurumu veya hakemdeki davaya ilişkin bir kararın pay sahibinin şirket dışı bir unsuru içeren menfaatiyle ilgili olması demektir.

Pay sahipleri, kural olarak, şirketin menfaatini gözetme yükümü altında değildir. Bu sebeple, genel kurulda oy kullanırken şirketin menfaatinden ziyade kendi menfaatlerini ön planda tutabilmektedirler. Anonim şirket genel kurulunda alınan bir karar pay sahibinin ortaksal menfaatinden ziyade, doğrudan şahsi menfaatini ilgilendirebilir. Örneğin, sermaye artırımı, şirketin feshi, kâr dağıtımı, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve azli gibi kararlar pay sahibinin menfaatini ilgilendiren hususlar olsa da pay sahibi sıfatıyla elde ettikleri ortaksal bir menfaattir. Ancak, yönetim kurulu üyesi pay sahiplerinin rekabet etme veya şirketle işlem yapma yasağının kaldırılması veya pay sahibine ait bir gayrimenkulün şirketin tescilinden itibaren iki yıl içerisinde kiralanmasına ilişkin karar pay sahibinin şirket dışı menfaatine hizmet eden işlemlerdir.

“İş” kavramı ile hukuksal sonuç doğurmayan tüm faaliyetler kastedilmektedir. Örneğin, şirkete gayrimenkul alınmasına dair bir karar, “iş” statüsüne girmektedir.Ancak, karara konu gayrimenkul pay sahibine aitse, ilgili pay sahibi oy hakkından yoksundur.

“Hukuki işlem” kavramı ise, belirli bir hukuki sonuca yönelen ve hukuk düzenince kendisine sonuç bağlanan irade açıklaması olarak tanımlanmaktadır. Oy hakkından yoksunluğun tespitinde, Anonim şirketin taraf olduğu bir kararın pay sahibinin şirket dışı bir unsuru içeren menfaatiyle ilgili olması belirleyici olmaktadır.

“Herhangi bir yargı kurumu” ifadesi ile adli ve idari yargının her kademesindeki davalar kastedildiği gibi, aynı zamanda davadan feragat, davanın kabulü, sulh gibi hâlleri de kapsamaktadır. “Hakemdeki dava” ifadesi ise, tahkim yargılamasını ifade etmektedir. Bu bağlamda, pay sahibi, kendisi veya TTK m. 436/1’de belirtilen yakınları ile şirket arasındaki kişisel nitelik arz eden herhangi bir yargı kurumu veya hakemdeki davaya ilişkin kararlarda oy hakkından yoksundur.

Sonuç olarak pay Sahipleri, yukarıdaki açıklanan hallerde Genel Kurul kararlarında oy hakkından yoksundur, oy kullanamazlar.

(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
Değerlendirme;
TTK m. 436/2 maddesinde, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacaklarını düzenlemektedir. Bir başka deyişle, pay sahiplerinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olmaları veya yönetimde imza yetkisine sahip olmaları halinde, yönetim kurulu ibrasında oy kullanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Şirketler hukukunda ibra; genel kurulun, ibraya konu hesap dönemi sonunda, yönetim kurulu üyelerinin ilgili hesap dönemindeki iş ve faaliyetlerinin ekonomik ve hukuki sonuçlarını onaylamasına ilişkin irade açıklamasıdır.

TTK madde 408 uyarınca ibra kararı alma yetkisi genel kurulun devredilemez görev ve yetkisidir. İbra tek taraflı yenilik doğuran bir genel kurul işlemi olup, ibranın hüküm doğurması için ayrıca ibra edilen yönetim kurulu üyesinin kabulünü gerektirmemektedir.

Yönetim Kurulu’nun ibra edilmediği hallerde, şirket veya pay sahipleri TTK ile belirlendiği şekilde yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası ikame etme hakkına sahip olmaktadır. Sorumluluk davası genel olarak, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini layıkıyla yerine getirmemelerinden dolayı şirketin zarara uğraması neticesinde bu zararın giderilmesi için şirket ya da ortaklar tarafından açılabilmektedir.

İşte yukarıda belirtilen halde de yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin oy yasağı bulunmakta olup, ibra kararlarının yönetim kurulu üyesi pay sahiplerinin oyları olmadan diğer pay sahiplerinin oyları ile alınması esası açıklanmaktadır.

Yararlı Olması Dileğimizle,

B/A Hukuk Bürosu

Paylaş