6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Pay Senetlerinin Ve İlmühaberlerin Durumunun Değerlendirilmesi

Özet

İşbu makale; anonim şirketler tarafından nama veya hamiline yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla geçici olarak çıkarılan, hisse senedi çıkarılana kadar ortaklık payını temsil eden, hisse senedi çıkarıldıktan sonra hisse senedi ile değiştirilerek geçerliğini kaybeden, pay sahipliği hakkını içeren ve sahiplerine genel kurula katılmak, oy kullanmak, kâr payı almak gibi pay sahipliği haklarını kazandıran menkul kıymet değerindeki ilmühaberlerin 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde hukuki statüsünün değerlendirilmesini ve her iki kanunun çerçevesinde pay sahiplerinin ilmühaber çıkartmayı veya pay senedi basmayı tercih etmesi halinde riayet etmesi gereken kuralların uygulamada yarattığı boşluklar ve sonuçlarını karşılaştırmalı olarak şirketler hukuku ve vergi hukuku çerçevesinde değerlendirilmesini konu etmektedir.

I- Giriş

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (“TTK”) göre anonim şirketlerde “ortak”, “pay sahiplerini” ifade etmekte olup, pay sahipliği ise hamiline ya da nama yazılı “pay senetleri” ile temsil edilmektedir.

Pay senedi ifadesi, eski TTK’nda “hisse senedi” olarak yer alırken, Yeni TTK’nda hisse senedi ifadesi kullanılmayarak, 6102 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden itibaren hisse senedi yerine pay senedi ifadesine yer verilmiştir.

Hukuki niteliği itibari ile pay sahipliği haklarını (kar payı, rüçhan hakkı, genel kurula katılma, oy kullanma vb.) temsil eden ve açıklayan pay senetleri, kıymetli evrak niteliğindedir. Yine pay senedi bastırılıncaya kadar çıkarılan ve TTK m. 486/2 uyarınca kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin uygulanacağı ilmühaberler de kıymetli evrak niteliği taşımaktadır. Bu sebeple, pay senetlerine ilişkin düzenlemelerde özel hüküm bulunmadığında, TTK’da yer alan kıymetli evraka ilişkin hükümler genel hüküm olarak uygulama alanı bulacaktır.

Pay senetlerinin kıymetli evrak niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği konusunda herhangi bir şüphe bulunmadığı açık olmakla birlikte, bu noktada pay senetlerinin hangi sınıflandırmaya tabi olduğu konusunda uygulamada bazen tereddütlerin oluştuğu görülmektedir. Kıymetli evraklar, kurucu (yaratıcı) ve açıklayıcı kıymetli evraklar olmak üzere kendi içlerinde sınıflandırılmaktadır. Kurucu(yaratıcı) kıymetli evrakta senedin içerdiği hak kıymetli evrakın/senedin düzenlenmesi ile doğar; senet düzenlenmeden önce hak mevcut değildir. Örnek olarak, kambiyo senetleri verilebilir. Zira senedin içerdiği hak ilgili senedin (poliçe-bono-çek) düzenlenmesinden önce mevcut değildir, bu hak senedin düzenlenmesi (daha doğru bir anlatımla; senedin düzenlenmesi + ilk hamile teslim edilmesi) ile doğar.1

Açıklayıcı kıymetli evrak ise senedin içerdiği hak kıymetli evrakın/senedin düzenlenmesinden önce de vardır; senedin düzenlenmesi hakkın doğumu ile değil, sadece mevcut hakkın dışa vurulması/açıklanması bakımından işlevseldir. Dolayısıyla, pay senetlerinin açıklayıcı kıymetli evrak sınıflandırmasına dahil olduğu kabul edilmelidir. Nitekim anonim şirketlerde hisseler/paylar, kuruluşta, sermaye artırımında ise artırımın tescili ile doğmuşladır; daha sonra pay senetleri çıkarılması, çıplak payların dışa vurulması/açıklanması bakımından işlev görmektedir. 2

Bu husus saptandığına göre, menkul kıymet olma özelliği bulunan pay senedi bastırılmasının önemi ve kavramsal içeriğini değerlendirmekte fayda görmekteyiz.

Menkul kıymet olma özelliği bulunan pay senedinin bastırılmasının;

  • “gerçek kişiler” için “değer artış kazancı” yönünden,
  • “kurumlar vergisi mükellefleri” için ise “katma değer vergisi” yönünden

özel önemi bulunmaktadır. Pay senedi ya da ilmühaberlerin Kanunun şekil şartlarına uygun olmaması halinde geçersizliği iddiasına bağlı olarak senet ile yapılan işlemlerin de bağımlı olarak geçersizliği ileri sürülebilecektir. Öte yandan, uygulamada özellikle ilmühaber çıkarmanın altında yatan temel neden olan gerek “değer artışı kazancı” gerek ise “KDV” bakımından doğurduğu istisnalar, geçerlilik tartışmalarının yönünü daha çok vergisel işlemlere yönlendirmektedir.

Pay senedi yerine çıkartılan ilmühaber her hal ve şartta pay senedi yerine geçer mi?

Şirketler Hukuku yönünden “ilmühaber” kavramı, anonim şirket tarafından pay senedi bastırılıncaya kadar geçerli olan ve pay senedinin yerini tutmak üzere çıkarılan menkul kıymeti ifade etmektedir. İlmühaber için “geçici pay senedi” veya “ara pay senedi” gibi ifadeler kullanılsa ve niteliği itibariyle geçici bir senet olsa dahi, sahibine sağladığı haklar bakımından geçici değildir. Bu nedenle, pay senedi ile değiştirilene kadar sahibine aynen pay senetleri gibi tüm ortaklık ve alacak haklarını sağlamaktadır. Bu girişten sonra konuyu daha detaylı açıklayabilmek bakımından İlmühaberlerin basımı, çıkarma nedenleri ve şekli konusunu sırasıyla ele alalım.

Pay senedi yerine geçen ilmühaberlerin çıkartılması ve pay senetlerinin bastırılması konusunda bir usul öngörülmüş müdür?

II- Pay Senedi Bastırılması

A- Eski TTK’da

Pay senetleri mülga 6762 sayılı TTK’nın 409. maddesinde genel olarak şu şekilde açıklanmıştır:

“Hisse senetleri, hamiline veya nama yazılı olur.”, “Esas mukavelede aksine hüküm bulunmadıkça hisse senetlerinin nama yazılı olması lâzımdır.”, “Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamile yazılı hisse senetleri veya ilmühaberler çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar hükümsüzdür. Hüsnüniyet sahiplerinin tazminat hakları mahfuzdur.”

Diğer yandan aynı Kanun’un 411. maddesinde ise pay senedi yerine geçecek ilmühaber çıkartılması aşağıdaki şekilde hükme bağlanmıştır.

“Nama yazılı hisse senetleri yerini tutmak üzere çıkarılan ilmühaberlerin nama yazılı olması lazımdır. Bunların devri nama yazılı hisse senetlerinin devrine ait hükümlere tabidir.”, “Hamiline yazılı hisse senetleri yerine tanzim olunan nama yazılı ilmühaberler ancak alacağın devri hakkındaki hükümlere göre devrolunabilir. Şu kadar ki; devir şirkete karşı ancak ihbar tarihinden itibaren hüküm ifade eder.”

Belirtmek isteriz ki, mülga TTK’da pay senedi bastırılmasını zorunlu kılan bir düzenleme bulunmuyordu. Ancak 399 ve devamı maddelerde pay senetleri hususu ayrıntılı olarak düzenlenmişti ve bu maddelerde (pay senedi çıkarılmasına karar verilmesi halinde) pay senetlerinin ne şekilde bastırılacağı ve devir usul ve esasları hükümlerine yer verilmişti.

Sözü edilen 409 ve 411. maddeleri birlikte değerlendirdiğimizde;

  1. Pay senetleri, hamiline veya nama yazılı olur.
  2. Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa pay senetlerinin nama yazılı olması gerekir.
  3. Hamiline yazılı pay senedi veya ilmühaber düzenlenebilmesi ancak pay bedellerinin tamamının ödenmesi halinde mümkündür. Pay bedelleri ödeninceye kadar ancak nama yazılı ilmühaber çıkarılabilir.
  4. Nama yazılı pay senetlerinin yerini tutmak üzere çıkartılan ilmühaberlerin de, bedelleri ödenmemiş hamiline yazılı payların yerine geçen ilmühaberlerin de yerine düzenlenen ilmühaberlerin nama yazılı olması gerekir.
  5. Hamiline yazılı pay senetleri yerine düzenlenen nama yazılı ilmühaberler ancak alacağın devri hükümlerine göre devredilebilir.

Görüldüğü gibi mülga TTK’ya göre yukarıdaki şartlar dâhilinde ilmühaber nama veya hamiline yazılı olan pay senetlerinin yerine çıkartılabilmesi mümkündür.

B- Yeni TTK’da

Pay senetleri 6102 sayılı TTK’nın 476 ve devamı maddelerde hüküm altına alınmıştır.

Pay senetleri bastırılmasına ilişkin 486. madde aşağıdaki gibidir.

“(1) Şirketin ve sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan paylar geçersizdir; ancak, iştirak taahhüdünden doğan yükümlülükler geçerliliklerini sürdürür.

(2) Paylar hamiline yazılı ise yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtır. Yönetim kurulunun hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilan edilir, ayrıca şirketin internet sitesine konulur. Hamiline yazılı pay sahipleri ile sahip oldukları paya ilişkin bilgiler, senetler pay sahiplerine dağıtılmadan önce Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilir. Pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.

(3) Azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır.

(4) Tescilden önce pay senedi çıkaran kimse, bundan doğan zararlardan sorumludur.”

İlmühaberlere ilişkin olarak yeni TTK da yukarıda metni yer alan 486. Madde dışında ayrı bir hüküm getirilmemiştir; ilmühaberlere ilişkin tek düzenleme 486. Maddede ikinci fıkrada yer almaktadır. Dolayısıyla ilmühaberler hakkında açıkça yasaklamalar dışında (ki 486. Madde hükmü bir yasaklama getirmemektedir) nama yazılı senetlere ait hükümler kıyas yoluyla uygulanacaktır. Öyle ki; şekil, çıkarılma iradesi, temsil ettiği hakların kullanılması ve devir konusunda nama yazılı senetlere ilişkin hükümlere bakmak gerekecektir.

Anılan madde gerekçesinde; hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasının zorunlu hale getirildiği ve ilmühaberlere nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin uygulanacağı açıklanmıştır. 3 Ancak, ilmühaber çıkartılmasına ilişkin ifade sadece yukarıda belirtilen 486/2. maddede zikredilmiştir.

486. maddeyi değerlendirdiğimizde;

  1. Paylar hamiline veya nama olabilir.
  2. Hamiline yazılı paylar için;
    1. Pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetleri bastırılıp, pay sahiplerine dağıtılır.
    2. Bu görev yönetim kurulunundur. Yönetim kurulu bu görevi icra etmek için karar almak zorundadır.
    3. Alınan karar ticaret sicili müdürlüğüne tescil ettirilerek Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir. İnternet sitesi kurmak zorunda olan şirketler bu kararı internet sitelerine koyarlar. Hamiline yazılı pay sahipleri ile sahip oldukları paya ilişkin bilgiler, senetler pay sahiplerine dağıtılmadan önce Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilir.
    4. d. Pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkartılabilir. Bu hükümden şunu anlamak gerekir. Anonim şirket hamiline yazılı paylar için pay senedini daha evvel ilmühaber bastırmış ise dahi 3 ay içinde bastırmak ve ilmühaberler ile değiştirmek zorundadır.
    Ortakların pay sahipliklerini belgeleyebilmeleri için sermaye ödeninceye kadar nama yazılı senetler için geçerli olan usullere göre nama yazılı ilmühaber çıkartılabilir. Pay senedi bastırılınca ilmühaber alınıp yerine pay senedi verilir.
  3. Nama yazılı paylar için;
    1. Nama yazılı pay senedi bastırılması zorunlu değildir. Ancak azınlık talep eder ise senetler bastırılır.
    2. Pay senedi bastırılması için pay bedelinin tamamının ödenmesi şart değildir.
    3. Bu tür paylar için ilmühaber çıkartılıp çıkartılamayacağı konusunda ise, kanunda bu konu açıkça zikredilmediği, ilmühaber düzenlenmesi konusu sadece hamiline yazılı payları temsil eden paylar bakımından açıklandığı, şeklinde bir tartışma başlatılmıştır.
    4. Kanunda, hamiline yazılı paylar için pay senedi bastırılması zorunlu kılınmışken, nama yazılı paylar için böyle bir zorunluluk öngörülmemiştir; azınlığın talep etmesi halinde bu zorunluluk getirilmiştir.

Anılan 486. maddenin ikinci fıkrasının dördüncü ve beşinci cümlelerinde “Pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.” şeklindeki hükmün, genel bir ifade olduğu, ilmühaberin nama yazılı pay senetleri için çıkarılmasının hükümde engellemediği görülmektedir. Ancak, söz konusu husus yönünden uygulamada tartışmalar mevcuttur.

Kimi yazarlar, kanun koyucunun amacının, ilmühaberlerin düzenlenme imkanını sadece hamiline yazılı pay senetleri için sınırlamak olduğu şeklinde değerlendirmektedir. Zira fıkranın ilk üç cümlesi sadece hamile yazılı paylar içindir; pay senedi bastırılması zorunluluğu, süresi, sicile tescil ve merkezi kayıt kurumuna kayıt hususları için geçerlidir. Devam eden cümleler de hamiline yazılı paylar için geçerli olmalıdır, bu fıkra nama yazılı payları düzenlememektedir.

Ancak, bizim katıldığımız görüşe göre, her ne kadar TTK’nın m.486/f.3 hükmünde nama yazılı paylar için ilmühaber çıkarılabileceğini öngören bir hüküm bulunmasa da, bahsi geçen düzenlemede, ilmühaber çıkarılamayacağına dair bir kısıtlama yer almadığı gibi, esasen ilmühaberlerin de düzenlendiği ikinci fıkra da sadece hamiline yazılı payları düzenlememektedir. İkinci fıkranın ilk üç cümlesi hamiline yazılı paylar ile ilgili olmakla birlikte dördüncü ve beşinci cümleler geneldir. Zira TTK madde 486/2’nin lafzından çıkan anlam; esasında hamiline yazılı paylar yönünden bir basma ve dağıtma süresi ve zorunluluğu getirildiği ve bu sınırlamaya ve zorunluluğa göre üç aylık süre içinde senedin ve dolayısıyla ilmühaberin basılabileceği ve bu hususun da sicile tescil edilmesi gerekliliğidir. Hamiline yazılı paylar için nama yazılı ilmühaber çıkarma ve kullanma süresi ise yine eski kanunda olduğu gibi 24 aylık sermayeyi ödeme süresi +kanunda verilen üç aylık süre yani toplam 27 aydır. Zira, hamiline yazılı paylar için hamiline yazılı senet düzenlenemez, nama yazılı ilmühaber değil, nama yazılı ilmühaber düzenlenebileceği ikinci fıkranın son cümlesinde kıyasla nama yazılı paylara ilişkin hükümlerin uygulanacağı ifadesiyle sabittir.

Dolayısıyla, aynı düzenlemede, ilmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin uygulanacağı da açıkça belirtilmişken, yürürlükteki Ticaret Kanunu’nun nama yazılı paylar yönünden ilmühaber çıkartılmasını engellenmediğini ve mülga kanun dönemindeki uygulamanın nama yazılı paylar için de devam ettiği kanaatindeyiz. Dolayısıyla, anonim şirket yönetim kurulunun doğrudan ya da genel kurulun müzakeresine sunup onayını aldıktan sonra, nama yazılı paylar için ilmühaber çıkarmasının, örneğin, azlık talepte bulunana kadar ilmühaber çıkarıp tüm pay sahiplerine dağıtmasının önünde yasal bir engelin bulunmadığı düşünülmektedir.

Kaldı ki, T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4380 E., 2020/1828 K. 20.02.2020 Tarihli Kararında “…………..Somut olaya 6102 sayılı TTK'nın uygulanacağı kabul edilse dahi, 6102 sayılı TTK'nın md. 486/2 uyarınca, pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabileceği ve ilmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerinin devrine ilişkin hükümlerin uygulanacağı, buna göre, 6102 sayılı TTK açısından da 6762 sayılı TTK'da olduğu gibi hem hamiline hem de nama yazılı paylar için ilmühaber çıkarılabileceğinin kabulü gerektiğinden………………… davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA” karar verilmiştir.

Aynı doğrultuda verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/596 E. 2020/3733 K. 01.10.2020 Tarihli Kararında da;”………..dava konusu ilmühaberlerin çıkarıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'da, 6762 sayılı TTK'nın nama yazılı hisse senetleri yerini tutmak üzere çıkarılan ilmühaberlerin nama yazılı olması gerektiğine ilişkin 411. m. karşılığı bulunmamakla birlikte, 6102 sayılı TTK'nın 486/2 maddesinde pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabileceği, ilmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin uygulanacağı…………” davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA karar verilmiştir.”

Görüldüğü üzere, hem Yargıtay hem de İstinaf Mahkemesi, 6102 sayılı yürürlükteki kanunun, hamiline yazılı ve nama yazılı paylar için ilmühaber çıkartılmasını mümkün kıldığı ve aksi bir düzenleme olmadığı hususunu kabul ederek, yukarıda belirtmiş olduğumuz görüşü destekler nitelikte bir karar vermiştir.

Fakat, bu görüşümüzün şirketler hukuku yönünden hüküm ifade edeceğini, Vergi İdaresinin bu konuda benimsemiş olduğu bir görüşünün bulunmadığını, ancak İdare’nin Şirketler hukuku açısından yapılan değerlendirmeyi dikkate alabileceğinin muhtemel olabileceğini belirtmek isteriz.

Peki, hamiline veya yazılı pay sahipleri, pay senedi basmak yerine neden ilmühaber çıkartmayı tercih ederler?

III-İlmuhaber Çıkarmada Amaç

Eski Kanun döneminde hamiline hisse senedi çıkarılması, karşılığı sermayenin tamamen ödenmesine bağlanmıştır (TTK 409/3). Nama yazılı senetlerin çıkarılmasında böyle bir şart yoksa da, bu nevi senetlerin de, ödenmiş sermaye miktarını gösteri şekil şartları arasında yer almıştır (TTK 413/2).

Bu iki kaidenin neticesi olarak, başta sermayenin dörtte birinin ödenmesi ile kurulabilen şirketlerde (ki yeni TTK bakımından da aynı düzenleme hala korunmaktadır), hisseler karşılığı sermaye tamamen ödeninceye kadar hamiline hisse senedi çıkarılamaması, nama yazılı olarak çıkarılacak senetlerde ise, bakiye sermayeden ödenen kısımların senetlere işlenmesi gerekmektedir.

Ancak söz konusu durum hakkın kullanım kolaylığını azaltması sebebiyle, şirket sermayesinin tamamen ödenmesine kadar olarak geçici süre içerisinde ilmühaber çıkartılması TTK madde 411’de açıkça mümkün kılınmış olup, böylece nama ve hamiline pay senetlerinin yerini tutan, yani hisselerin devri, terhini, temsili, haczi gibi işlemlerde kolaylık sağlayan senetlerin çıkarılması usulü kabul edilmiştir. Bu da pay sahiplerine özellikle hamiline yazılı pay sahipleri için sermayenin tamamının ödeninceye kadar senetlerle muamele yapma imkanı sağlamıştır.

Yeni TTK’ya göre de pay sahiplerinin ilmühaber çıkartmayı tercih ettikleri konusunda yukarıdaki amaçları taşıdıkları kuşkusuzdur.

Her ne kadar yukarıda belirttiğimiz üzere, yeni kanunun nama yazılı paylar için ilmühaber çıkartılıp çıkartılmayacağı hususunda bizce yapay bir tartışma çıkarılmış olsa da, katıldığımız görüşe göre, nama yazılı paylar yönünden de ilmühaber çıkartılması mümkün olup, hamiline yazılı pay sahipleri açısından sermaye bedelinin tamamının ödenmesini beklemeksizin, nama yazılı pay sahipleri açısından ise sermayenin tamamının ödenmesine gerek kalmadan çıkartılan ilmühaberler ile muamele yapabiliyor olması ticari hayatta büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Buna ek olarak, pay senedi yerine geçmek üzere çıkartılan ilmühaberlerin değer artış kazancı veya kurumlar vergisi yönünden pay sahiplerine sağladığı istisnalar pay sahiplerinin bu süre içerisinde ilmühaber çıkartmayı tercih etme sebeplerinin başında gelmektedir. 4

İlmühaber çıkarma tercihindeki bir diğer faktör de, kapalı şirketlerde, pay senedi nama yazılı da olsa hamiline yazılı da olsa eski Kanun döneminde de yeni Kanun döneminde de şirketlerin pay sahibine dağıtmak üzere, bu senetleri matbaada bastırma eğilim ve alışkanlığıdır. Pay senetlerinin kıymetli evrak niteliği taşıması ve kanunda bu senetlerde bulunması gereken özelliklerin belirtilmesi, ayrıca halka açık şirketlerde pay senetlerinin şekli ve bastırılması hakkında bir Tebliğ dahi bulunması nedeniyle olsa gerek, matbaada senet bastırma hususunun yaygın olduğunu belirtmek gerekir. Ancak pay senetlerinin kapalı şirketlerde matbaada bastırılması yükümlülüğü eski Kanun döneminde de yeni Kanun döneminde de bulunmamaktadır. Bununla birlikte bu yöndeki inanç ve uygulama, matbaada senet bastırılıncaya kadar ilmühaber kullanma tercihini de ortaya çıkarmıştır.

Menkul kıymet olma özelliği bulunan pay senedinin bastırılması vergisel açıdan ne gibi öneme sahiptir?

IV- İlmühaber Çıkartılmasının Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

A- Değer Artış Kazancı Yönünden

Değer artış kazancının unsurları Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinde sayılmıştır.

Söz konusu maddenin birinci fıkrasının değişik 1. bendine göre; “İvazsız olarak intikal edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar” değer artışı olarak değerlendirilmekte ve gelir vergisine tabi olmaktadır. Anılan hüküm gereğince “… tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri (pay senetleri)…”nin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar gelir vergisine tabi değildir. 5

B- Katma Değer Vergisi Yönünden

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun istisnalara ilişkin 17. maddesinin “Diğer İstisnalar”başlıklı dördüncü fıkrasının değişik (g) bendinde, “Külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia) döviz, para, damga pulu, değerli kağıtlar, hisse senedi, tahvil, varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları” ile metal, plastik, lastik, kauçuk, kağıt, cam hurda ve atıklarının teslimi”istisnalar arasında sayılmıştır. Yani, hisse senedi teslimi halinde KDV doğmayacaktır.

Mülga Ticaret Kanunu ve Yürürlükteki Ticaret Kanunu Döneminde Çıkartılan İlmühaberlere Nasıl Hukuki Sonuçlar Bağlanmıştır?

V- Geçici İlmühaberlere İlişkin Geçiş Dönemi Sorunları

Yeni TTK’nın -genel olarak- 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alınarak bu hususu iki bölümde incelemekte yarar vardır:

  • 01.07.2012 tarihinde önce çıkartılan ilmühaberler,
  • 01.07.2012 tarihinden sonra çıkartılan ilmühaberler.

1- 01.07.2012 Tarihinden Önce Çıkartılan İlmühaberler

01.07.2012 tarihinden önce mülga 6762 sayılı TTK hükümlerine göre çıkartılmış olan ve bu tarihten sonra da elde tutulan ilmühaberler için değiştirme zorunluluğu var mıdır?

Eski Kanun hükümlerine göre hamiline yazılı pay senetlerinin yerine geçecek şekilde bastırılmış olan ilmühaberler yeni Kanun’un yürürlüğünde de geçerliliğini koruyacağı açıktır. Ancak yeni Kanun ile hamiline yazılı pay senetleri için ilmühaber çıkarılabilmesi pay senedi bastırılıncaya kadar ve sermayenin ödenmesinden itibaren sadece üç aylık bir süre ile sınırlandırıldığından burada önemli olan husus hem hamiline ve hem de nama yazılı pay senetlerinin yerine geçecek şekilde geçmişte çıkarılmış olan ilmühaberlerin yeni Kanun’un yürürlüğünden itibaren geçerliliğini koruyup korumadığıdır. Söz konusu husus yönünden uygulamada farklı görüşlere rastlamaktayız.

Bazı yazarlar, yeni Kanun’a bir an önce uyum sağlanması bakımından 01.07.2012 tarihinden önce eski Kanun hükümlerine göre çıkartılmış pay senetlerinin yerine geçen ilmühaberlerin “pay senedi” bastırılmak suretiyle imha edilmesinin gerektiğini ve bu ilmühaberlerin yeni kanun döneminde geçersiz olduğu görüşündedir. Bu görüşe bir an için özellikle hamiline yazılı paylar bakımından iştirak edilebilir. Zira yeni Kanun sermayenin ödenmesi halinde üç ay içinde senetle değiştirme zorunluluğu getirdiğine göre, bu zorunluluk yerine getirilmelidir. Ancak, Kanun yürürlüğe girmeden evvel bedeli ödenmiş ve senet ile değiştirilmemiş olan hamiline yazılı paylar bakımından çıkartılmış ilmühaberlerin geçersiz hale geleceğini iddia etmek, bu madde bakımından ayrı bir geçiş hükmü getirilmediği ve bir hakkı açıklayan dışa vuran eski ilmühaberlerin belli bir tarihe kadar geçerli olduğu veya o tarihten sonra eskilerinin kullanılamayacağı, bunlara dayalı bir hak ileri sürülemeyeceği düzenlenmediği sebebiyle kazanılmış haklara saygı veya eski Kanun döneminde kurulmuş olan bir statünün korunmaya devam edilmesi gerekliliği karşısında hatalı bir sonuca varmayı sağlayacaktır. Örneğin, ilmühaberlerden tamamen farklı ve bir kambiyo senedi olan çeklerin kurucu unsurlarında dahi geçerli olacak şekilde yapılan Çek Kanunu değişikliğinde, bastırılmış olan eski çek karnelerinin belli bir kullanma süresi öngörülmesi, böyle bir düzeleme gerekliliğinin sadece açıklayıcı özelliği bulunan hisse senetleri ya da ilmühaberler bakımından da getirilmesi, aksi halde, eski statünün ve sağladığı hakların korunması gerektiği, yönündeki yorumumuzun kıyasen başka bir dayanağıdır. İlaveten, nama yazılı paylar bakımından çıkarılan ilmühaberler için böyle bir zorunluluk olduğu da düşünülmemektedir. Zira, nama yazılı paylar için önceki kanuna göre çıkarılmış olan ilmühaberlerin senetle değiştirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır ; zaten nama yazılı payları senede bağlamak da kural olarak zorunlu olmadığına göre eski Kanunda kazanılmış olan statünün korunacağını kabul etmek gerekir.

Ancak belirtmek isteriz ki, 31 Aralık 2020 tarihli ve 31351 sayılı (5. Mükerrer) Resmî Gazete'de yayınlanan 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda belirli hükümler tadil edilmiş ve TTK’ya özellikle getirilen hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılması, senetlerin ve pay sahiplerine dair bilgi ve belgelerin Merkezi Kayıt Kuruluşuna (“MKK”) bildirilip senetlerin MKK nezdinde kayden izlenmesi, hamiline yazılı pay senetlerinin devri ve ihraççı şirkette dağıtılması hakkında yeni hükümler 1 Nisan 2021 tarihinde yürürlüğe girmek üzere eklenmiştir. Hamiline yazılı pay senetlerine ilişkin getirilen değişiklikler çerçevesinde, TTK’nın 210/1, 417/5 ve 489/4 maddelerine dayanılarak hazırlanan, 6 Nisan 2021 tarihli ve 31446 sayılı Resmi Gazete yayımlanan “Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirilmesi ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ” (“Tebliğ”) ile hamiline yazılı pay senetlerinin MKK’ya bildirilmesi ve kaydedilmesine ilişkin usul ve esaslar ile pay sahipleri çizelgesinin MKK’dan sağlanmasının usul ve esasları düzenleme altına alınmıştır.

Söz konusu mevzuat değişikliği çerçevesinde, TTK’ya eklenen geçici madde 14 hükmü uyarınca, hamiline yazılı pay senedi sahiplerine, 31.12.2021 tarihine kadar MKK’ya bildirilmek üzere pay senetleri ile birlikte ilgili anonim şirkete başvurma yükümlülüğü getirilmiş ve hamiline yazılı pay senedi sahiplerince anonim şirkete yapılacak başvuru sonrasında, şirket yönetim kurulunun da bu bilgileri 5 (Beş) iş günü içerisinde MKK’ya bildirmesi gerekliliğinin altı çizilmiştir.

Bu bağlamda, yeni TTK yürürlüğe girmeden evvel bedeli ödenmiş ve senet ile değiştirilmemiş olan hamiline yazılı paylar bakımından çıkartılmış ilmühaberlere bağlı hakların pay sahiplerine sağladığı hakların şirkete ve üçüncü kişilere karşı kullanılabilmesi için, son gün 31.12.2021 olacaktır. Zira 01.04.2021 tarihinde yürürlüğe giren mevzuat değişikliği çerçevesinde işbu ilmühaberlerin senet ile değiştirilmesi ve hamiline yazılı pay senedine sahip olan pay sahiplerinin 31.12.2021 tarihine kadar MKK’ya bildirilmek üzere pay senetleri ile birlikte anonim şirkete başvurması, başvuru üzerine de anonim şirket yönetim kurulunun, 5 (beş) iş günü için hamiline yazılı pay sahipleri ile sahip oldukları payları MKK’ya bildirmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede, hamiline yazılı pay senedi sahiplerine, 31.12.2021 tarihine kadar MKK’ya bildirilmek üzere anonim şirkete başvuru zorunluluğu getirildiğinden, eski TTK döneminde bedeli ödenmiş ve senet ile değiştirilmemiş olan ilmühaberlerin senet ile değiştirilmesi işleminin söz konusu süre ve anonim şirket yönetim kurulunun MKK’ya bildireceği süre dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerekeceğini hatırlatırız.

2- 01.07.2012 Tarihinden Sonra Çıkartılan İlmühaberler

Yukarıda belirtildiği üzere yeni TTK’nın 486. maddesine göre İlmühaber;

  1. Hamiline yazılı paylar için, pay bedellerinin tamamının ödeninceye kadar ancak her halükarda pay bedeli ödendikten sonra sadece üç ay daha geçerli olacak şekilde
  2. Nama yazılı paylar için ise bizim de katıldığımız görüşe göre her zaman çıkartılabilir.

3- Pay bedellerinin tamamının ödenmesinden sonra hamiline yazılı pay sahiplerinin izleyeceği yol

Yukarı bahsettiğimiz Tebliğ’in 4. Maddesi 5. Fıkrasında; yürürlükteki Ticaret Kanunu’na göre, çıkartılmış hamiline yazılı paylara yönelik çıkartılmış ilmühaberlerin, sermaye bedelinin tamamı ödendikten sonraki 3 ay içerisinde senet ile değiştirilmesi ve MKK’ya kayıt işlemlerinin de 31.12.2021 tarihine kadar tamamlamış olması gerektiği belirtilmiştir.

Dolayısıyla, pay sahibinin senede bağlanmış TTK’dan doğan haklarını kullanabilmesi için, sermayenin tamamının ödenmesinden sonraki 3 aylık süreçte elinde bulundurduğu ilmühaberleri senet ile değiştirmiş olması tek başına yeterli olmayacak aynı zamanda yukarıda detaylı olarak belirttiğimiz MKK’ya kayıt sürecinin 31.12.2021 tarihine kadar gerçekleştirmesi gerekecektir.

4- 01.07.2012 tarihine kadar hamiline yazılı pay bedellerinin tamamını ödeyen pay sahiplerinin ilmühaber çıkartabilmesi

Hamiline yazılı pay bedellerinin tamamını 01.07.2012 tarihine kadar ödemiş olan pay sahiplerine yönelik Yeni TTK’ya göre senet çıkartma zorunluluğu getirildiğinden, pay sahiplerinin ilmühaber çıkartması engellenmiş ve söz konusu pay sahiplerinin yukarıda detaylı olarak açıkladığımız MKK’ya kayıt süreci şartını yerine getirilmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla, sermaye bedelinin tamamı ödeyen pay sahiplerinin hamiline yazılı paylara yönelik pay senedi çıkartması işlemini tamamladıktan sonra, senedin pay sahibine sağladığı hakları 31.12.2021 tarihinden sonra kullanabilmesi için 31.12.2021 tarihine kadar MKK kayıt işlemini gerçekleştirmesi gereklidir.

5- MKK’ya kayıt prosedürünü 31.12.2021 tarihine kadar gerçekleştirmeyen hamiline yazılı pay senedi sahipleri, bu tarihten sonra pay senedine bağlanan haklarını kullanmaya devam edebilir mi?

Yeni TTK’ya getirilen ve 01.04.2021 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle, hamiline yazılı pay senetleri yönünden MKK’ya kayıt şartı emredici hüküm niteliğinde olup, bu tarihe kadar söz konusu prosedürün gerçekleştirilmemesi halinde hem aşağıda yer verilen cezai müeyyidelerle karşılaşılacak hem de pay senedi sahiplerinin TTK’dan doğan (sadece) senede bağlı hakların kullanımı pay sahibi açısından kullanılamaz hale gelecektir. Söz konusu husus, Tebliğ’in 5. Maddesinde de açıkça hüküm altına alınmış olup, hamiline yazılı pay senedi sahiplerinin işbu düzenlemelere uymakla yükümlü olduğu açıktır.

Hamiline Yazılı Pay sahiplerinin yukarıda belirtilen prosedürü yerine getirmemesi halinde tabi olacağı müeyyideler nelerdir?

  • Geçici Madde 14 uyarınca, TTK’dan doğan paya bağlı haklarını gerekli başvuruyu yapıncaya kadar kullanamayacağı, bununla birlikte TTK madde 526/13 uyarınca, hamiline yazılı pay sahipleri ile bu kişilerin sahip oldukları paya ilişkin bilgileri, pay senetleri pay sahiplerine dağıtılmadan önce MKK’ya bildirmeyen yönetim kurulu üyeleri hakkında 20.000,00 TL (Yirmi Bin Türk Lirası) ile cezalandırılacağı;
  • Hamiline yazılı pay senedini devralan kişinin MKK’ya bildirimde bulunmaması halinde ise, 5.000,00 TL (Beş Bin Türk Lirası) idari para cezasıyla cezalandırılacağı hususunun hükme bağlandığını belirtmek isteriz.

Pay senetlerinde bulunması gereken şekil unsurları nelerdir?

VI. Her İki Kanun Döneminde Pay Senetleri İçin Getirilmiş Olan Şekil Şartlarının Geçerlik Açısından Değerlendirilmesi

Eski Kanun döneminde pay senetlerine getirilen şekil şartları TTK madde 413’te sayılmış olup, ilk fıkrasında belirtilen şartların hem nama hem de hamiline yazılı senetlerde bulunması gereken asgari şekil şartları olduğu belirtilmiştir. Ancak ikinci fıkrasında nama yazılı senetlere ilave edilecek şekil unsurlarının da bulunması gerekliliğine işaret edilmiştir.

TTK madde 413’ün öngördüğü şekil şartları şunlardır;

  1. Hamiline veya nama hisseler için müşterek şekil şartları:
    1. Şirketin ticaret unvanı,
    2. Esas sermayenin miktarı,
    3. Şirketin tescil tarihi,
    4. Hisse ve hisse senetlerinin itibari değeri,
    5. Senedin nevi
    6. Şirketi temsile yetkili imzalar

(TTK madde 413 pay senetlerine, şirketi temsile yetkili en az iki kişinin imzasının bulunmasını şart koşmuşsa da, bir şirkette birden fazla yönetim kurulu üyesi olması halinde dahi yönetim kurulu üyelerinden biri tek imza yetkilisiyse, senette sadece o kişinin imzasının bulunması gerekeceğini ve söz konusu düzenleme yönünden getirilen en az iki imza yetkilisinin bulunması gerektiği hususunun bu şekilde yorumlanmasının kabul göreceğini düşünmekteyiz).

  1. Nama yazılı senetlere özel şekil şartları:
    1. Pay sahibi şahıs ise adı ve soyadı ve ikametgahı; tüzel kişi ise ticari unvanı ve adresi
    2. Senetle temsil edilen pay veya payların karşılığı sermayeden ödenen kısmının yazılması
    3. Nama yazılı hisse sahiplerine, sermaye borcundan başka mevzuu para olmayan tali mükellefiyetler yüklenmişse bu hususun yazılması
    4. Nama yazılı hisse senetleri yukarıda belirtilen şekil şartlarına uygun olarak düzenlendikten sonra pay sahipleri defterine kaydedilmesidir.

Eski Kanun döneminde getirilen hem hamiline yazılı hem de nama yazılı pay senetleri için getirilmiş olan şekil şartları yeni TTK madde 487’de aynen korunmuş olup, eklenen tek husus; “Kapalı şirketlerde baskı şeklinde imzanın delikli olması veya sahtekârlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin uygulanması gerekir” şartı olmuştur.

Belirtmek isteriz ki, söz konusu eklenen şart da uygulamada tartışma başlatmıştır.

Eski kanun döneminde böyle bir şekil şartı öngörülmediği için, çıkartılan ilmühaberlerin ya da basılan pay senetlerinin yazıcı/printer çıktısından alınması ya da matbaa da bastırılması konusunda herhangi bir farkın bulunmadığı ve her iki baskı şeklinin de senetlerin geçerliliğini etkilemeyeceği açıktır.

Ancak, eklenen bu düzenlemeyle pay senedinin basımının artık printerdan yapılamayacağı, mutlaka matbaada yapılması gerektiği, hatta delikli imza veya sahtekârlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin uygulanmasının arandığı, profesyonel bir matbaa tarafından kullanılan görünmez filigran, özel yapım kağıt, hologram teknolojisi gibi güvenlik önlemleri ile elde edilmesi gerektiği, şeklinde uygulamada görüşlerin ortaya atıldığı görülmektedir.

Fakat, bu yöndeki görüşlerde bize göre yapay ve madde metnini yansıtmaktan uzaktır. Hukuk normlarının çok dikkatli okunması, lafzın tek başına değil, bulundukları sistem, düzenlendiği kanun veya tüm hukuk düzeni içerisinde yorumlanması gerektiği, buna ek olarak, hukuk kurallarının tarihçesi ve konulma amaçlarının da gözetilmesi yorum teknikleri bakımından büyük bir öneme sahip olduğu kuşkusuzdur. Dolayısıyla, “Kapalı şirketlerde baskı şeklinde imzanın delikli olması veya sahtekârlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin uygulanması gerekir” düzenlemesinin artık pay senetlerinin matbaada basılması zorunluluğunu başlattığı, printerda senet basımı devrinin sona erdiği şeklinde bir sonuca varmaya elverişli bir ifade olmadığını düşünüyoruz. Peki bu hükmün amacı nedir? Bu hükmün amacı matbaada bastırılması halinde aynen eskiden halka açık şirketlerin hisse senetlerinde olduğu gibi güvenlik önlemlerine dikkat etme yükümlülüğü getirilmesidir.

Keza, yeni kanunda geçen “Baskı imza”, “ Bastırmak” kelimelerinin lafzı gereği uygulamada sadece matbaada pay senetlerinin basılacağı anlamı yüklenmesi yukarıda yer alan görüşün doğmasına neden olduğu düşünülmekle birlikte, delikli imza ve sahteciliği önleyici tedbirler alınması yükümlülüğü senetlerin matbaada bastırılması halinde geçerli olan, düşünülmesi gereken bir tedbirdir, kanaatindeyiz.

Dolayısıyla söz konusu düzenlemenin aşağıdaki şekilde yorumlanması gerektiği düşünülmektedir:

  • “baskı imza” ya da “bastırmak” ifadelerinin kullanılmasından pay senetlerinin veya ilmühaberlerin matbaada basılması zorunlu olduğu anlamına gelmediği açık olup, kanuni düzenlemenin printer/yazıcıdan basılan senetlerinin geçerli olmayacağı yönünde bir sınırlandırma getirmediği,
  • Yeni kanun döneminde sadece sermayenin tamamının ödenmesi halinde hamiline yazılı pay senetlerinin basılması zorunluluğu getirilmişken, diğer senetler yönünden böyle bir zorunluluk bulunmaması dikkate alındığında, ilave olarak matbaada basım şartının bulunduğu ve bunun da bir geçerlilik şartı olarak görülemeyeceği,
  • Senetlerin ancak matbaada bastırılması halinde imzanın delikli olması veya sahtekarlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin uygulanmasının şart koşulduğu ve matbaada bastırılmış olan senette, ıslak imza kullanılacak ise, söz
  • konusu senedin sahtekarlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin var olup olmadığının tespit edilmesi gerekeceği, bu da matbaa tarafından kullanılan görünmez filigran, özel yapım kağıt, hologram teknolojisinin varlığının olup olmadığının sorgulaması ile yapılacağı, ancak bu şartların hiçbir şekilde senetlerin geçerliliği ya da geçersizliği tartışmasını haklı kılmayacağı, böyle bir tartışmaya girmenin hatalı ve gereksiz olacağı,
  •  

Halka Açık Anonim Şirketlerde Merkezi Kayıt Kurumu’na kayıt zorunluluğu getirilmeden önce, SPK tebliği Seri:1 No:5 ve Seri:1 No:7 ile hisse senetlerinin basılması zorunluluğu ve baskı hususları açısından getirilen ek önlemlerin Halka Kapalı Anonim Şirketleri bağlamadığı, kaldı ki Tebliğ de yer alan ilgili şart ve önlemlerden birinin de matbaada basım şartı olduğu gibi, yine pek çok güvenlik düzenlemesinin de matbaada basılacak senetler için geçerli olmak üzere getirildiğidir.

Dolayısıyla delikli imza ya da sahteciliği önlemeye yönelik diğer güvenlik önlemlerinin ancak matbaada senet bastırmayı tercih eden kapalı şirketler bakımından geçerli bir düzenleme olduğu, matbaada senet bastırılmaması tercih edilmemesi halinde de printer/yazıcıdan çıkartılmış pay senetlerinin geçerli olduğu şeklinde yorumlanması gerektiği görüşündeyiz.

VII- Sonuç

Sonuç olarak, pay senedinde olduğu üzere, ilmühaber çıkarılması hususunda da, olayın hem ticaret hukuku hem de vergi hukuku boyutu ön plana çıkmaktadır.

İlmühaber çıkarılması hususu, ticaret hukuku vergi kanunlarının uygulanması bakımından tartışmalı konumunu sürdürmektedir. Çıkarılan ilmühaberlerin geçerliliği veya geçersizliği konusu ticaret hukuku bakımından yapılan devrin şeklen geçerliliğini tartışmalı hale getirdiği gibi, vergi hukuku bakımından da geçerli bir ilmühaber ya da senet olmaması halinde senede bağlı devre tanınan istisnaların doğup doğmayacağı bakımından önem taşımaktadır.

Zira eski kanunda açıkça, nama yazılı paylar için ilmühaberler çıkartılması konusunda herhangi bir şüphe yokken yeni kanunda bu hususun artık yasaklandığı yönünde görüşlerin uygulamada mevcut olduğu görülmektedir. Katıldığımız görüşe göre her ne kadar yürürlükteki kanunda nama yazılı paylar için ilmühaber çıkartılmasını engelleyen bir düzenleme yoktur, aksi yöndeki tartışmalar yapaydır, dayanaksızdır.

Vergi İdaresi’nin ilmühaberin sadece hamiline yazılı paylar için, o da sadece üç aylık süre için çıkarılabileceği, nama yazılı paylar için ise ilmühaber çıkarılamayacağı görüşünü benimsemesi, Ticaret hukukuna özgü bu tartışmaya dayalı olarak gündeme gelebilir; ancak, yukarıda yer verilen Yargıtay kararında da vurgulandığı gibi, bu konuda gerçek bir tartışma yoktur. Madde metninin yorumuyla ilgili getirilen yapay tartışma ticaret hukuku bakımından sürebilir, vergi hukuku bakımından ise bu tartışmaya bağlı tarhiyat yapılması “varsayıma dayalı tarhiyat” olacaktır. Vergi kanunları konu hakkında bir geçerlilik-geçersizlik kriteri düzenlemesi getirmediği sürece, ticaret hukuku kaynaklı bu yapay tartışmadan yola çıkarak vergi tarhiyatı yapmamalıdır.

Mülga Kanun döneminde çıkartılan ilmühaberlerin, yeni kanun döneminde geçerli olup olmayacağı tartışılsa da, Anonim şirketlerde pay sahipliğinin genel olarak mülkiyet hakkına ilişkin bir hak olduğu; pay senetleri gibi ilmühaberlerin de kıymetli evrak olduğu ve hakkı temsil ettiği ve açıkladığı, hak değişmediği sürece ve Kanun geçiş hükümlerinde açık hüküm de yer almadığı sabit olmakla mevcut ilmühaberlerin hak sahipleri bakımından kazanılmış hak ilkesi çerçevesinde hükümlerini doğurmaya devam edeceği sonucuna varılması gerektiği kanaatinde olduğumuzu belirtmek isteriz.

Yeni TTK’ya getirilen ve 01.04.2021 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle, hamiline yazılı pay senetleri yönünden MKK’ya kayıt şartı getirilmiş olup, söz konusu kaydın düzenlemede belirtilen süre içerisinde gerçekleşmemesine bağlı olarak pay senedi sahiplerinin senede bağlanmış olan kanundan doğan haklarını kullanamayacağı hüküm altına alındığından, söz konusu hususun aynı zamanda hamiline yazılı pay senetlerinin hukuki sonuç doğurabilmesi bakımından bir geçerlilik şartı olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Son olarak, TTK madde 487’ye eklenen delikli imza veya sahtekarlığı engelleyici ek önlemlerin alınması gerekliliği hükmünün sadece matbaada basılan senetler bakımından getirilmiş bir tedbir olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu durumun senedin geçerliliği tartışmasıyla ilişkilendirilemeyeceği düşünülmektedir.

 

1 Ülgen/Helvacı/Kaya, “Kıymetli Evrak Hukuku”, (6. Baskı, 2009, İstanbul, s.19)

2 Ülgen/Helvacı/Kaya, “Kıymetli Evrak Hukuku”, (6. Baskı, 2009, İstanbul, s.19-20)

3 Akbulak,”TTK Işığında Anonim Şirketlerde Pay Senetleri”, (Ankara Barosu, 2016/1, s.508)

4 Domaniç, “Anonim Şirketler Hukuku ve Uyulaması / TTK Şerhi 2”, (Temel Yayınları, 1998, İstanbul s.1276)

5 Selen/Özen, “Türkiye’de Hisse Senedi Gelirlerinde Vergi İstisna Uygulaması: Amaç ve Sonuçlar Açısından Bir Değerlendirme, (Maliye Dergisi, Sayı 161 Temmuz-Aralık 2011)

Paylaş